Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

SUBÜ İzmir'deki depreme ilişkin raporunu yayımladı:30 defa okundu

kategorisinde, 11 Kas 2020 - 20:03 tarihinde yayınlandı
SUBÜ İzmir'deki depreme ilişkin raporunu yayımladı:

SAKARYA (AA) – Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesinin (SUBÜ) İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depreme ilişkin hazırladığı rapor, yıkılan ve ağır hasar gören binalarda yönetmeliklere uygun olmayan beton kullanıldığını ortaya çıkardı.

SUBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naci Çağlar ve Deprem Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DAMER) Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Osman Kırtel tarafından paylaşılan raporda, tespitler ve alınması gereken önlemlere ilişkin öneriler paylaşıldı.

– "Güçlendirme yeterli olmayabilir"

Yıkılan ve ağır hasar alan yapıların çoğunun Bayraklı ilçesinde olduğunu aktaran Çağlar, "Bu yapıların tasarımında kullanılması gereken en büyük yer ivmesi ise 0.400g civarındayken, bölgede ölçülen yer ivmesi 0,108g olarak belirlendi. Bu, bize bölgedeki yıkım ve hasarların yapı kalitesiyle ilgili olduğunu gösteriyor." ifadesini kullandı.

Binaların 2000 yılı öncesinde inşa edildiğini ve düz donatı ile çok düşük kalitede beton kullanıldığının gözlemlendiğini belirten Prof. Dr. Çağlar, beton dayanımı 10 megapaskal ve altında olan binalarda güçlendirme uygulaması yerine yıkımın gerektiğine dikkati çekti.

Çağlar, deprem sonrası hasarların onarılmaması ve yapının güçlendirilmemesi durumunda yapının olası bir depremi çok daha kötü şartlarda karşılayacağının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de depremlerde meydana gelen can kayıplarının hemen hemen tamamı yapıların hasar görüp yıkılmasından kaynaklanıyor. Bu nedenle deprem zararlarını azaltmada en önemli adım, mevcut yapıları depreme karşı güvenli hale getirmek ve yeni yapılacak binaları depreme dayanıklı olarak inşa etmektir.”

– "Bina sahibi binasını tanımalı"

Depreme hazırlık noktasında yetkililerin görev ve sorumluluklarının yanı sıra bina sahiplerinin de sorumlulukları bulunduğunu vurgulayan Naci Çağlar, "Vatandaşlarımız, öncelikle içinde yaşadıkları binanın projelerini temin ederek işe koyulabilirler. Ayrıca başta hazır beton kullanılıp kullanılmadığı olmak üzere yapılarının inşa sürecini bilmeleri ve kullanım süresi boyunca yapıya bir müdahale yapılıp yapılmadığı konusunda da ilgili araştırmaları yapmaları faydalı olacaktır."

– "Yönetmeliğe uygun yapılar ayakta kalıyor"

DAMER Müdürü Kırtel de nervürlü donatı ve hazır beton kullanımının yanı sıra zemin etüdü yapılması ve yapı denetim uygulamasının 1999 Marmara Depremi'nden sonra zorunlu hale getirildiğini anımsattı.

Türkiye'de yaşanan birçok deprem sonrası yapılan incelemelerde, yıkılan ve ağır hasar alan yapılarda karşılaşılan yetersizliklerin hemen hemen tamamıyla İzmir'de de karşılaştıklarına dikkati çeken Kırtel, "Daha önceki depremlerde olduğu gibi bu depremde de taşıyıcı elemanlarda yetersiz donatı detaylandırılması, seyrek etriye kullanımı ve kritik bölgelerde etriye sıklaştırması yapılmaması, kötü kalitede beton kullanımı ve işçilik hataları gibi sorunlar olduğunu belirledik. Deprem bölgesinde incelenen yıkılan ve ağır hasar gören binaların hemen hemen tamamında standart ve yönetmeliklere uygun olmayan beton kullanıldığını gözlemledik. Betonun üretiminde herhangi bir standart gözetilmediğini ve düşük dozajlı olarak üretildiğini tespit ettik. Zemin katlardaki yumuşak/zayıf kat oluşumu ile taşıyıcı elemanlarda yapılan kontrolsüz tahribat ve tadilatlar kısmi göçmelerin ve binaların yıkılmasının sebeplerinden." değerlendirmesinde bulundu.

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ